21 Ocak 2015 Çarşamba
Masum Yalan / Laura London
Masum Yalan
Kitabın Yazarı: Laura London
Kitabın Kapağı:
Kitabın Arka Kapağı: Leydi Grace Warren, babası onu ahlaksız bir adam olan Lord Fentington'a sattığında, kendisini sefil bir hayattan kurtarmak için esaslı bir hamle yapması gerektiğini biliyordu. Viktorya dönemi İngiltere'sinde bir kadını önemli kılan tek bir özelliği vardı: iffeti. İffeti olmadığı takdirde, onu ne Fentington ne de bir başkası isteyecekti. Fakat en azından özgür olacaktı. Artık sıra o önemli geceyi yaşayabileceği bir adam bulmaktaydı; ona sorular sormayacak, başka isteklerde bulunmayacak bir adam... Çünkü her şeyini riske atmaya hazırlanan bir kadın için, bu görevi vereceği adam herhangi bir adam olamazdı.
Raeborn Dükü Vincent Germaine iki karısını da doğumda kaybettikten sonra bir daha asla evlenmeyeceğine dair yemin etmiştir. Bir varise sahip olabilmesi için kaybedilen hayatlar nedeniyle suçluluk duygusu ve acı içinde yaşarken, ihtiyaçlarını artık yalnızca Londra'nın en tedbirli cariyeleriyle karşılamaktadır. Fakat büyüleyici bir yabancıyla geçirdiği tutkulu bir gecenin başka bir hayatı daha riske atmış olabileceğini öğrendiğinde Vincent, hiç bir şeyden şüphelenmeyen o kadını bulmak için yola koyulur ve karşısında eşssiz bir cesareti ve güzelliği olan güçlü bir kadın bulur. Peki, tüm bu zorluklara rağmen, çaresizlikleri tarafından bir araya getirilen bu iki yabancı gerçek aşkı bulabilecek mi?
Kitap Hakkında Yorumum: Merhaba, arkadaşlar! Yeni bir kitap yorumuyla karşınızdayım... "Nefes" serisi bittikten sonra sizlerle romantik bir kitap paylaşarak farklı bir renk katmak istedim. Bu yüzden de "Nefes" serisinden önce okuduğum ama paylaşmaya vaktim olmadığı için taslaklar arasında beklettiğim "Masum Yalan"ı paylaşmak istedim.
Kitabın kapağı ile başlayacak olursam, zaten beni çekenin kapağın tasarımı olduğunu söyleyebilirim. Kapaktaki görüntü çok hoşuma gitti; toz pembe yalanlar, arkası dönük uzaklaşacak gibi duran bayan... Kapak genel olarak bana güzel geldi.
Kitabın konusuna gelecek olursak; ilk başlarda, yeni evlenmiş bir çiftin düğün yemeğiyle sayfamıza başlıyoruz. Yemekte bulunanlardan biri var ki, büyük bir neşeyle birlikte aynı zamanda büyük bir gerginliği midesinin en ücra köşesinde hissetmekte. Belki sizler bunun bir gelinde olması gereken özelliklerden biri olduğunu düşünüyorsunuz, ama bilmediğiniz şeyse bu hisleri taşıyanın gelin değil, onun ablası olduğudur. Evin en büyüğü olarak kendisinden küçük tüm kız kardeşlerini başarıyla evlendirmiş biri olarak sıra kendi düzenini kurmaya gelmiş birinin gerginliğidir bu.
Leydi Grace Warren, bu düzenin zorlu bir yolla elde edileceğini bilmektedir. Tüm kız kardeşleri sevdikleri adamlarla evlendikleri için içi rahat olsa da tüm bunların bir bedeli olduğunu bilmektedir. Bu bedelse kız kardeşlerini evlendirmekten sakındığı, Lord Fentington ile evlenmektir. Sosyete arasında dinine bağlı biri gibi gözüken ama aslında kadınlara şiddet uygulayarak onların evden kaçmasına neden olan Lord Fentington'un Grace ile evlenmesi için bir şartı vardır. Grace evlenmeden önce iffetini koruduğunu ispat edecektir. İşte bu neden aynı zamanda Grace'in kurtuluşudur.
Grace'in yaptığı plandan habersiz kendi halinde yaşayan Raeborn Dükü Vincent Germaine , iki karısını da kaybetmenin verdiği vicdan azabını daha da arttırmamak için kendini bir başka evlilikten ve velihat kaybetmenin acısından alıkoymaktadır. Velihat sahip olmaktan da vazgeçen dük, tüm servetini çok harcayan yeğenine bırakmayı düşünmektedir. Bir gün Londra'nın en seçkin mekanlarından birine gittiğinde, mekan sahibinin ona verdiği içecekten dolayı aklı bulanan dük odasında gördüğü güzelin iffetini aldığında o anda bunu pek de dert etmez. Sabah olup uyanınca yaptığı korkunç hatayı anlayınca, bir başka hayatı daha tehlikeye atmış olabileceğine dair düşünceler zihnine üşüşür. Hamile kalmış olabilecek o güzeli bulmak ve böyle bir tehlikenin olmadığından emin olmak zorundadır.
Geçen iki hafta sonra tekrar karşılaşan çift, bu olasılığın olmaması için dua ederken, karşılaşabilecekleri diğer tehlikeli olasılıkların ise hiç farkında değillerdir. Birbirlerine kalplerinden geçen sevgi sözcüklerini bile söylemeye cesaret edemezken düşmanlarına karşı savaşıp birlik olmaya nasıl cesaret edeceklerdir? Gerisi "Masum Yalan" da...
Kitap hakkındaki yorumuma gelecek olursak; kurgunun işlenişi, anlatım ve dilin akıcılığı hoşuma gitti. Teknik olarak pek bir hata göremesem de bir şey var ki, kitabı okurken durmadan aklıma takılıp kaldı. Kitap ilerlerken Grace'in Vincent'a karşı duyguları olduğu bize belli olsa da Vincent'ta Grace'e karşı bir duygu belirtisi görmek pek mümkün olmadı. Kitabı okurken Vincent'ın, bir çocuk ve eş kaybetme korkusunun olması gerektiğini anlasam da bir noktada sevginin ön plana çıkacağını beklemeden edemedim. Okurken erkek karakterin hissettiği tek şey tekrar bir "vicdan azabı" duygusunu tatma ihtimalinin olmasından kaynaklanan bir korku gibi geldi bana. Kısacası Vincent karakterinin sevgisinin, korkusunu yenip daha belirgin olmasını isterdim.
Sonuç olarak kitabın konusu ve kapağı ilgimi çekmiş olsa da duyguların tam yansıtılamadığını ve bir noktadan sonra artık birbirlerine karşı duyguları belli olsun diye düşündüğümü söyleyebilirim. Kitabın sonu fazla sürpriz olmamakla birlikte, hikayenin gidişatından bunu tahmin etmek 'bana göre' zor değildi. Ama yine de kitabı okumak isteyen arkadaşların benim yorumumla kalmamalarını, kitabı okuyup bir de kendilerininin değerlendirmelerini tavsiye ederim. Sonuçta fazla okumak kimseye zarar etmez. İyi okumalar...
Kitaba Puanım: 6 / 10
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder