Rosie Projesi
Kitabın Yazarı: Graeme Sımsıon
Kitabın Yayınevi: Pegasus Yayınları
Kitabın Orijinal Adı: The Rosie Project
Kitabın Sayfa Sayısı: 347 sayfa
Kitabın Sayfa Sayısı: 347 sayfa
Kitabın Fiyatı: 27,50 tl
Kitabın Basım Yılı: Mart, 2015
Kitabın Arka Kapağı: Dahi genetik profesörü Don. Onun daha önce hiç kız arkadaşı olmamıştır. Bu yüzden sayısal verilere güvenen bir bilim insanı olarak kendisine en uygun kişiyi bulmak için kriterler belirleyip Eş Projesi'ni geliştirir.
On altı sayfalık testteki kriterlere bakılacak olursa bu kişinin bir barmen, sigara ve alkol tiryakisi, dağınık ve hiçbir buluşmaya vaktinde gelemeyen bir kadın olması kesinlikle imkansızdır.
Ve Rosie... Yukarıda sayılan eleme kriterlerinin hepsi onda mevcuttur. Fakat bir yandan da son derece zeki ve güzeldir. Küçük yaşta evlat edinilmiş genç bir kadın olan Rosie, biyolojik babasını bulma yolculuğunda Don'la karşılaşır. Ve bu karşılaşma, tüm bilimsel gerçekleri teker teker yere sererken tek bir şeyi kesinliğe kavuşturacaktır: Aşkı arayıp bulamazsınız, o beklemediğiniz anda gelip sizi yakalar.
Kitap Hakkında Yorumum: Merhaba, arkadaşlar! Yeni bir kitap yorumuyla bir kez daha karşınızdayım. Bir şeyi çok istersen evren de o istediğini elde etmen için sana yardım eder. İşte bu söz, bu kitapla ilgili durumumu anlatmak için birebir. Bu kitabı ilk gördüğümde ve elime aldığımda direk "Bu kitabı almalıyım" dedim. Ama ne yazık ki alamadım. İnternet üzerinden daha ucuzdu ama oradan da alamadım. Bu tatlı ama aynı zaman da gıcık evren önüme çok engel çıkardı. Ama gel gör ki doğum günüm geldi ve bilin bana hediye olarak hangi kitaplar alındı? Rosie Projesi ve istediğim bir başka kitap artık kitaplığıma katılmış oldu. Yani evren eninde sonunda bana yardım etmek zorunda kaldı:)Ben kazandım. Neyse, bu kadar yeter. Kitap hakkında ki düşüncelerime geçeyim...
Üstte de laf arasında dediğim gibi kitapta beni çeken şeyler kapağı ve konusu oldu. Açıkcası okurken biraz tereddüt ettim "Ya, istediğim gibi değilse!" diye ama sevinerek söylüyorum beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı.
Bir çok kişi baş karakter Don Tillman'ı "Big Bang Theory" dizisinin karakterlerinden Sheldon'a benzetmiş. Açıkcası bende başkalarına kitaptaki karakteri anlatırken "Sheldon-vari" diye tasvir ettim. Ama siz bunu okurken değilde kitap bittikten sonra düşünüyorsunuz. Neyse, konumuza dönecek olursak, karakterimiz Don'un hiç kız arkadaşı olmamıştır. Artık buna bir çözüm bulmak isteyen Don, "Eş Bulma Projesi"ni geliştirir. Kendine uygun adayı bulmak isteyen Don, 16 sayfalık bir anket hazırlar ve bunu bir eş bulma sitesine yükler. Ve ilginç bir şekilde geri dönüşler olur. En iyi ve tek arkadaşları -Gene ve Claudia- Don'u kriterleri biraz daha kabul edilebilir seviyeye indirmesi için ikna eder. Bir kaç randevuya çıkan Don istediğini hala bulamaz.
Ta ki bir gün ofisine Rosie girene kadar. Rosie'yi en iyi arkadaşı Gene, yollamıştır. Rosie'nin güzelliğinden etkilenen ve ona bir şans vermek isteyen Don, ona çıkma teklif eder. Randevunun başında geç kalarak gözünden düşmeye başlayan Rosie ile gece bir şekilde ilerler. Sohbetleri sırasında Don, Rosie'nin babasının kim olduğuna dair bir fikri olmadığını öğrenir. Eeee, Don genetik profesörü değil mi? Birden kendini kızımıza yardım teklif ederken bulur. Böylece karakterlerimiz bir yandan azıcık bir ipucunun peşine düşüp "baba"yı bulmaya çalışırken bir yandan da aşkın onları bulmasını bekleyeceklerdir. Gerisi sizler için "Rosie Projesi"nde...
Yani ne diyebilirim ki... Umarım kitabı okursunuz ve beğenirsiniz. Çünkü ben çok beğendim. Üstelik bu kitabı biraz yoğun bir zaman da okumaya başladığım halde çok beğendim. Şimdi tekrar okumaya başladım ve -büyük ihtimalle sonunu bildiğim için- bazı yerler daha anlam kazanır oldu. Kitap kesinlikle akıcı bir dille yazılmış. Ama itiraf etmem gerekirse, bazı yerlerde cümlelerin uzunluğundan mı ya da belki de dikkatimi tam veremediğimden mi bilmiyorum, cümleleri iki kere okumam gerekti. Bu da benim açımdan akıcılığı biraz aksattı... Kitapla ilgili aklıma takılan tek aksilik bu oldu.
Umarım sizlerde bu tatlı, aynı zamanda da ilginç kitabı okur ve benim gibi keyif alırsınız. Şimdiden iyi okumalar ve bol gülücüklü günler...
Kitaba Puanım: 7.5 / 10...
Üstte de laf arasında dediğim gibi kitapta beni çeken şeyler kapağı ve konusu oldu. Açıkcası okurken biraz tereddüt ettim "Ya, istediğim gibi değilse!" diye ama sevinerek söylüyorum beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı.
Bir çok kişi baş karakter Don Tillman'ı "Big Bang Theory" dizisinin karakterlerinden Sheldon'a benzetmiş. Açıkcası bende başkalarına kitaptaki karakteri anlatırken "Sheldon-vari" diye tasvir ettim. Ama siz bunu okurken değilde kitap bittikten sonra düşünüyorsunuz. Neyse, konumuza dönecek olursak, karakterimiz Don'un hiç kız arkadaşı olmamıştır. Artık buna bir çözüm bulmak isteyen Don, "Eş Bulma Projesi"ni geliştirir. Kendine uygun adayı bulmak isteyen Don, 16 sayfalık bir anket hazırlar ve bunu bir eş bulma sitesine yükler. Ve ilginç bir şekilde geri dönüşler olur. En iyi ve tek arkadaşları -Gene ve Claudia- Don'u kriterleri biraz daha kabul edilebilir seviyeye indirmesi için ikna eder. Bir kaç randevuya çıkan Don istediğini hala bulamaz.
Ta ki bir gün ofisine Rosie girene kadar. Rosie'yi en iyi arkadaşı Gene, yollamıştır. Rosie'nin güzelliğinden etkilenen ve ona bir şans vermek isteyen Don, ona çıkma teklif eder. Randevunun başında geç kalarak gözünden düşmeye başlayan Rosie ile gece bir şekilde ilerler. Sohbetleri sırasında Don, Rosie'nin babasının kim olduğuna dair bir fikri olmadığını öğrenir. Eeee, Don genetik profesörü değil mi? Birden kendini kızımıza yardım teklif ederken bulur. Böylece karakterlerimiz bir yandan azıcık bir ipucunun peşine düşüp "baba"yı bulmaya çalışırken bir yandan da aşkın onları bulmasını bekleyeceklerdir. Gerisi sizler için "Rosie Projesi"nde...
Yani ne diyebilirim ki... Umarım kitabı okursunuz ve beğenirsiniz. Çünkü ben çok beğendim. Üstelik bu kitabı biraz yoğun bir zaman da okumaya başladığım halde çok beğendim. Şimdi tekrar okumaya başladım ve -büyük ihtimalle sonunu bildiğim için- bazı yerler daha anlam kazanır oldu. Kitap kesinlikle akıcı bir dille yazılmış. Ama itiraf etmem gerekirse, bazı yerlerde cümlelerin uzunluğundan mı ya da belki de dikkatimi tam veremediğimden mi bilmiyorum, cümleleri iki kere okumam gerekti. Bu da benim açımdan akıcılığı biraz aksattı... Kitapla ilgili aklıma takılan tek aksilik bu oldu.
Umarım sizlerde bu tatlı, aynı zamanda da ilginç kitabı okur ve benim gibi keyif alırsınız. Şimdiden iyi okumalar ve bol gülücüklü günler...
Kitaba Puanım: 7.5 / 10...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder